Surlar İçinde Bir Güzel: Dubrovnik

Pınar’la Balkan turumuz boyunca en çok merak ettiğimiz ve gezdiğimizde de...

Son yılların en popüler şehirlerinden olan Dubrovnik, Pınar’la Balkan turumuz boyunca en çok merak ettiğimiz ve gezdiğimizde de hayran kaldığımız yerlerden.

Kuleleri, merdivenlerle örülü dar sokakları ve taş binaları ile surlarla çevrili Dubrovnik Hırvatistan’ın en güzel turistik şehirlerinden. Adriyatik kıyısındaki bu güzel şehirde gezerken kendimizi adeta Ortaçağ’da hissediyoruz. Zaten şehrin bu büyüleyici tarihi merkezi 1979 yılından beri UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyormuş. Akdeniz iklimi etkilerinin görüldüğü şehrin nüfusu normalde 40.000 civarı, tabi bu rakam yaz aylarında yaşanan turist yoğunluğu ile katlanıyor.

Kentin geçmişi aslında 7. yüzyıla kadar dayanıyor. Yalnız şehrin tarihi ile araştırma yaparken bizi etkileyen kısım 1365 yılında yani 1. Murat Dönemi’nde buranın Osmanlı himayesine girmiş olduğunu öğrenmemiz. Bir yandan şaşırıyor bir yandan da haklı olarak gururlanıyoruz. Ülke tam 450 yıl boyunca, 1815 yılına kadar Osmanlı himayesinde yer almış ve yıllık vergiye tabi tutulmuş.

Kralın Şehrine Hoş geldiniz

Günümüzdeki en ünlü dizilerden olan Game of Thrones herkesin olduğu gibi şu sıralar bizim de favorimiz. Peki dizinin Dubrovnik’le ne alakası var dersen işte sana Dubrovnik’i sevmen için bir neden daha: Dizide Westeros kıtasındaki Yedi Krallığın başkenti olarak gösterilen ve “King’s Landing (Kralın Şehri)” olarak geçen şehrin mekân çekimleri 2. sezondan itibaren Dubrovnik’te yapılıyor. Üstelik Game of Thrones fanatikleri için şehirde özel turların bile düzenlendiğini öğrenmek bizi gerçekten şaşırtıyor :) Dizide geçen sahneleri rehber eşliğinde gezmek dizi tutkunları için vazgeçilmez olsa gerek :)

Dubrovnik’in en güzel özelliklerinden biri şehirde yer alan tüm önemli gezi noktalarının bir yerde bulunuyor olması. Old Town diye geçen ve surlar içinde yer alan Eski Kent içinde tüm önemli gezi noktaları neredeyse yan yana yer alıyor. Bu yüzden diğer şehirlerdeki gibi bir yerden bir yere koştur koştur gitmeden keyifle sokaklarda dolanabiliyoruz.



Eski Kent’in en ünlü girişi Pile Gate denen kapı. Buradan adım attığımızda muhteşem bir manzara bizi karşılıyor. Etkilenmemek zor gerçekten. Eski Kent içinde boylu boyunca uzanan Stradun benzerlerinin aksine, çok güzel bir cadde. Cadde üzerindeki dükkânlar tabelasından vitrinine tam bir uyum içinde. Kentin birbirinden güzel yerleri de cadde etrafına yerleşmiş durumda.

Cadde başlangıcında Aziz Saviour Kilisesi bizi karşılıyor. Kilisenin hemen karşısında şehrin temiz su ihtiyacı için yaptırılan ünlü Büyük Onofrio Çeşmesi var. Çeşme turistler tarafından içme suyu için sıklıkla tercih edilse de bizim tercihimiz yine de şişe sular. Gezi öncesi en çok merak ettiğimiz yer olan Fransisken Manastırı ve Müzesi ise hemen çeşmenin karşısında yer alıyor. Burada dünyanın en eski 3. eczanesi var. Porselen ilaç kaplarını, reçeteleri ve tedavide kullanılan çeşitli eşyaları yerinde incelemek heyecan verici. Üstelik gereksiz bir fotoğraf yasağı olan yerde çaktırmadan çekim yaparken kopya çeken öğrenci modunda tatlı bir şekilde heyecan yaşıyoruz :)

Eski Kent içinde daha onlarca gezi noktası var. Orlando Sütunu, Sponza Sarayı, Çan Kulesi, Küçük Onofrio Çeşmesi, Aziz Blaise Kilisesi, Rector Sarayı (Baş Papaz Sarayı) ve Katedral’i mutlaka gezi listene eklemelisin.

Surlardan Berrak Adiyatik’e

Pınar’la bizim Dubrovnik tercihimizdeki en güzel nedenlerden biri Adriyatik kenarında kurulu olan şehirde deniz keyfi yaşayabilecek olmamız. Dubrovnik genel anlamda çok büyük sayılmayacak bir yer. Bu nedenle eğer şehre yaz aylarında gidiyorsan mayoları hazırlamakta fayda var. Şehirde bizdeki gibi plaj bolluğu olmasa da denize girilebilecek bir çok nokta var. Bizim tercihimiz Eski Kent’e en yakın konumdaki Banje Beach.  Deniz ve plaj bolluğuna sahip bir ülkede yetişen birini deniz tatili konusunda memnun etmek zor olsa da Adriyatik Denizi’nin berraklığında ve denizin rahatlatıcı serinliğinden etkilenmedik desek yalan olur.

Şehirde heyecanla yaptığımız bir diğer aktivite ise Dubrovnik Teleferiği. Limana yakaın bir konumdan bindiğimiz teleferik yükseldikçe muhteşem manzaraya şahit oluyoruz. Surlar, kentin tamamı, yakındaki Lokrum Adası derken tüm şehri ayaklarımız altında görmek gerçekten etkileyici. Hele bir de teleferiğe gün batımında binmek ayrı bir keyif olur.

Bunlar dışında tekne turları da kentin en çok tercih edilen aktivitesi. Tekneler ile yalnızca yakındaki Lokrum Adası’na ya da 3 Adalar olarak geçen adaları gezen turlara katılabilirsin.

Gundilic Meydanı’nın Renkli Tezgâhları

Yurt dışında gezerken alışveriş bizim vazgeçmilmez tutkumuz. Kimi sanatseverler için müze ve galeri gezmek ne ise bizim için de yabancı bir yerde hediyelik eşya dükkanı ve sokak pazarları gezmek o :) Dubrovnik hediyelik eşya konusunda tam bir bütçe dostu yer. Ufak paralara hediye bekleyen herkese bir şeyler almak mümkün. Lavanta torbaları, çeşitli takılar, zeytinyağından yapılmış ürünler, reçeller ve kurutulmuş sebze meyveler alışveriş listene ekleyebileceğin ürünler. Özellikle lavanta torbalarını her köşe başında görmek mümkün. Tabi ilk andan itibaren Eski Kent dükkanlarında gaza gelip alışveriş yapmamaya dikkat et :) Biz önce güzel bir ön araştırma yapıp öğrendiğimiz sokak pazarına saklıyoruz paraları :) Gundulic Meydanı’nda sabahları kurulan pazar gezginlere adeta bir renk cümbüş yaşatıyor. Neredeyse dükkânlarda satılan her şeyi pazarda bulmak mümkün. Üstelik fiyatlar daha ucuz ve pazarlığa yatkın. Eğer kendine ve yakınlarına hatıra bir şeyler almak istersen kalitesine ve boyutuna göre değişen lavanta torbalarına göz atabilirsin, fiyatlar 1-5€ arasında değişebiliyor. Yalnız Çin malı ürünlere dikkat. Kimi uyanıklar lavanta kokusunu arttırmak için torbalara esans ekliyormuş.

Sokakta Lezzet Var
Normalde bizim için yurt dışı gezilerinin en sıkıntılı konularından biri dışarıda yeme içme. Dubrovnik bu alanda da can kurtarıyor. İtalya ile olan coğrafi yakınlık kentin mimarisine olduğu kadar mutfağına da yansımış durumda. Dubrovnik’te birbirinden lezzetli pizza, spagetti ve deniz ürünlerini bulabilirsin. Üstelik Eski Kent’in sokaklarına dizilmiş ufak masalarda yemek yemek insana ayrı bir keyif veriyor. Yediğimiz pizza ve spagettilerin tadı halen aklımızda desek abartmış olmayız herhalde :) Pizza için Mea Culpa, spagetti için Spagetti Toni, deniz ürünleri içinse Kamenice ve Konoba gezginlerin favori adreslerinden, bir kenara not etmekte fayda var.

Sonuç olarak çok da uzağımızda olmayan Dubrovnik farklı bir gezi rotası arayanlar için biçilmiş kaftan. Kısa sürede keyifle gezilecek bir yer arıyorsan ilk fırsatta Dubrovnik’te gez, eğlen.

Sami'nin Gezi Notları