Yeşil Cennet Trabzon

Trabzon'a tepeden bakmak için zaten her yeri yükseltilerle...

Trabzon’a uçakla giderseniz havadan yeşillere bürünmüş müthiş bir manzara görürsünüz. Bana sorarsanız ölmeden önce görülecekler listenize Karadeniz’in tamamını ve tabi ki Trabzon’u da almalısınız. Trabzon’un içinde ilk duraklarınızdan biri Zağanos Paşa köprüsü ve parkı olabilir. Köprü Zağanos Paşa tarafından yaptırılmış. 2011 yılında restore edilen bu tarihi köprünün altında bulunan vadiye bir de park eklendi. Buradan sonra hafif bir alışveriş için sizi hemen gümüşçüler çarşısına götüreyim. El yapımı gümüş ve altın müthiş Trabzon hasır bilezikleri, kolyeleri, yüzükleri ve küpelerine bir bakıp çıkalım. Almadan duramayacaksınız, hem çok zarifler hem de fiyatları oldukça uygun.

Trabzon'a tepeden bakmak için zaten her yeri yükseltilerle dolu olan şehrin üst kısmına araçla biraz tırmanınca önce soluklanmalık bir çay bahçesi çıkacak önümüze. Biraz daha yukarısına çıkınca Atatürk Köşkü tüm güzelliği ile belirecek. Bu köşk 1890 yılında Kostantin Kabayanidis tarafından yazlık köşk olarak yaptırılmış. Atatürk bir ziyaretinde köşkü görerek çok beğenmiş. Daha sonraki ziyaretinde burada misafir edilmiş. Köşk yıllar sonra hazineye devir edilmiş ve içine Atatürk'e ait bazı eşyalar konularak müze haline getirilmiş.

Uzungöl Görülmeden Dönülmez
Trabzon'un en çok bilinen ve fotoğrafı çekilen yerlerinden biri herhalde Uzungöl'dur. İlk ziyaret ettiğimiz yıllarda daha doğal duran bu gölü son ziyaretimizde etrafı betonla çevrilmiş bulduk. Yine de oldukça güzel bir doğa harikası. Yağmurda ayrı güzel güneşde ayrı güzel görüntüler veriyor. Vaktiniz olursa gölün yukarısındaki köyün içine girip bir de oradan gölü seyredebilirsiniz. Tabiki etrafındaki lokantlarda muhlama ve hamsi yemenizi önereceğiz.

Bir Başka Ayasofya
Bu kez sahilde Giresun tarafına doğru gidersek ilk durağımız Trabzon Ayasofyası olacak. Bir kaç yıl öncesine kadar müze olarak gezilebilen bu kilise şu anda camii olarak ibadete açılmış durumda. Bu yapıyı görmek için Akçaabat tarafına doğru 3-4 km gitmeniz yeterli. Yapı M.S 1250 -1260 yıllarında inşa edilmiş. Bu ilk camiye çevrilişi değil fetihden sonra da camiye çevrilmiş ve mimarisine bir takım eklemeler yapılmış. Buradan Akçaabat’a devam ederseniz Orta Mahalle’ye ulaşırsınız. Muhteşem eski evleri, konakları ile hayran kalacağınız bir mahalledir burası. Kapı önlerinde bir şeyler ören yaşlı teyzeler, sohbet eden mahalle sakinleri ile hala yaşam hareketli bir şekilde devam ediyor. Evlerin her biri ayrı bir mimari şaheser niteliğinde. Bu bölge sit alanı olduğu için mahalle dokusunu halen koruyor. Bu mahallenin de St. Michel adlı küçük bir kilisesi var.  Biraz virane ama gitmişken görmekte fayda var.

Taş Mimarinin Şaheseri: Sümela Manastırı
Trabzon’a kadar gelip Sümela Manastırını görmeden gitmek olmaz elbette. Bunun için Maçka tarafına doğru gitmeniz gerekiyor. Ancak Sümela Manastırı’na bayramlarda veya özel günlerde gitmenizi hiç tavsiye etmem. Manastır yolunun sadece 3 km’lik araçla gidilen kısmını bir kaç saatte alabiliyorsunuz. Restorasyon çalışmaları sonrasında maalesef yapı özgünlüğü kaybetmiş durumda. En güzel görüntüsü aşağıdan görülen taşla örülmüş dış duvarların görüntüsü. Bu görüntü 1600 yıldan fazladır bu şekilde. Sümela’ya çıkmak için araç yolu yerine yürümek isteyenler için patika da var. Bu yol yaklaşık 35 dakika sürüyor.

Sisler İçindeki Yayla
Akçaabat tarafına giderken bir gecede heyelan sonucu oluşan Sera Gölü görülecekler arasında. Burası küçük bir mola için keyifli bir yer. Gölün etrafında yemek yiyebileceğiniz yerler de var. Bu göl 1950’li yıllarda oluşmuş yaklaşık boyutları 650 m’ye 350 m en derin yeri ise 55 m. Biraz yukarılara doğru tırmanıp yeşilin içine girmek isterseniz deniz seviyesinden 1750 m yüksekteki Hıdırnebi Yaylası’na gidebilirsiniz. Ancak açık sözlü olmak gerekirse yayladaki yapılaşma oldukça kötü. Hıdırnebi yaylasının en güzel olduğu zamanlar yaylanın sisler arasından göründüğü zamanlar. Yayla Trabzon’un merkezine 41 Km mesafede. Yolu biraz virajlı ama asfalt. Tabi yolun düzgün olması yaylayı biraz doğallıktan çıkartmış, içinde küçük bir tatil köyü var. Her yıl 18 Temmuz ile 20 Temmuz arasında yayla şenlikleri yapılıyor, mutlaka katılmanızı tavsiye ederiz...

Yemekler Bir Harika Dostum
Sümela sonrası yola biraz devam ederseniz sütlacı ile meşhur Hamsiköy sizi karşılayacak. Bana sorarsanız biraz fazla ünlenip fazla turistik olmuş. Yine de gelmişken uğrayıp bir sütlacın tadına bakmak gerek. Trabzon’da yemek için oldukça bol seçenek var. İlk akla gelen hamsi tava. Bunu esnaf lokantalarında yiyebilirsiniz. Akçabat köftesi için tavsiye edeceğim adres hemen sahildeki Nihat Usta. Kahvaltı için Yomra tarafına giderken yol kenarındaki Serender’i tavsiye edeceğim. Mutlaka muhlama yemelisiniz; ama yanında mısır ekmeği ve çay olmalı. Sıcak turşu yememiş olanlar için turşu kavurması güzel bir deneyim olabilir.

Azgezmiş